sıkı sıkı

"sıkı sıkı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	sıkı sıkı	tightly zf.
Their stories are tightly intertwined. Hikayeleri birbirine sıkı sıkıya bağlı. More Sentences
General
2	Genel	sıkı sıkı	closely zf.
They are closely bound up with one another. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. More Sentences
3	Genel	sıkı sıkı	firmly zf.
On the wider definition, we must examine our prejudice and our firmly held beliefs. Daha geniş bir tanımla ön yargılarımızı ve sıkı sıkıya bağlı olduğumuz inançlarımızı gözden geçirmeliyiz. More Sentences
4	Genel	sıkı sıkı	tight s.
5	Genel	sıkı sıkı	up zf.

"sıkı sıkı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	eli sıkı	stingy s.
I know that Tom is stingy. Tom'un eli sıkı biri olduğunu biliyorum. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	sıkı	strict s.
She became a strict vegan after watching the documentary. Belgeseli izledikten sonra sıkı bir vegan oldu. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	sıkı	stringent s.
It is all very well to speak of stringent controls, but you cannot guard against human failure. Sıkı kontrollerden bahsetmek çok güzel, ancak insan hatalarına karşı koruma sağlayamazsınız. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	sıkı	firm s.
I believe that it is really this firm dialogue which could lead to a solution to the issue. Soruna çözüm getirebilecek olanın gerçekten de bu sıkı diyalog olduğuna inanıyorum. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	sıkı	tight s.
The company keeps tight control over its finances. Şirket mali durumunu sıkı kontrol altında tutuyor. More Sentences
General
6	Genel	sıkı çalışma	hard work i.
We are your peers and we know how much hard work you did and we congratulate you both on that work. Biz sizin akranlarınızız ve ne kadar sıkı çalıştığınızı biliyoruz ve bu çalışmanızdan dolayı ikinizi de tebrik ediyoruz. More Sentences
7	Genel	sıkı tutma	holding tight i.
Hold tight. Sıkı tutun. More Sentences
8	Genel	sıkı kontrol	strict control i.
However, the strict control procedures will have to continue. Ancak sıkı kontrol prosedürlerinin devam etmesi gerekecek. More Sentences
9	Genel	sıkı önlem	crackdown i.
The police began a crackdown on illegal parking. Polis, yasadışı parkta sıkı önlem almaya başladı. More Sentences
10	Genel	sıkı önlemler	stringent measures i.
This particular commitment comes in two stages, one by 2005 and one with even more stringent measures by 2010. Bu taahhüt, biri 2005 yılına kadar, diğeri ise 2010 yılına kadar daha sıkı önlemler içeren iki aşamadan oluşmaktadır. More Sentences
11	Genel	sıkı dostlar	fast friends i.
The two women became fast friends and eventually decided to write the book together. İki kadın sıkı dost oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler. More Sentences
12	Genel	sıkı durmak	sit tight f.
Sit tight. Sıkı durun. More Sentences
13	Genel	sıkı tutmak	hang on f.
Hang on tight. Sıkı tutun. More Sentences
14	Genel	sıkı çalışmak	work hard f.
The Commission has met its commitment to work hard on improving its administrative and control practices. Komisyon, idari ve kontrol uygulamalarını iyileştirmek için sıkı çalışma taahhüdünü yerine getirmiştir. More Sentences
15	Genel	sıkı giyinmek	dress warmly f.
Dress warmly! Sıkı giyin! More Sentences
16	Genel	sıkı ağızlı	secretive s.
Tom was always secretive. Tom hep sıkı ağızlıydı. More Sentences
17	Genel	ağzı sıkı	secretive s.
Tom seems secretive. Tom ağzı sıkı görünüyor. More Sentences
18	Genel	ağzı sıkı	discreet s.
Tom is discreet. Tom ağzı sıkıdır. More Sentences
19	Genel	eli sıkı	tight s.
My hands are tight. Benim ellerim sıkıdır. More Sentences
20	Genel	sıkı	rigorous s.
Our company has taken rigorous safety measures against occupational accidents. Şirketimiz iş kazalarına karşı sıkı güvenlik önlemleri almıştır. More Sentences
21	Genel	sıkı	close s.
Hold me closer, Tom. Bana daha sıkı sarıl Tom. More Sentences
22	Genel	sıkı	stiff s.
Thus, they have to face stiff competition for marketing their products. Bu nedenle ürünlerini pazarlamak için sıkı bir rekabetle karşı karşıya kalmak zorundalar. More Sentences
23	Genel	daha sıkı	tighter s.
For first reading, I proposed a tighter timetable for the installation of black boxes and transponders onboard vessels. İlk okuma için, gemilere kara kutuların ve transponderlerin yerleştirilmesi için daha sıkı bir takvim önerdim. More Sentences
24	Genel	yeterince sıkı	hard enough s.
If you're not sweating when you do cardio, then you're not doing it hard enough. Eğer kardiyo yaparken terlemiyorsanız, yeterince sıkı yapmıyorsunuz demektir. More Sentences
25	Genel	sıkı	hard s.
We Greens have campaigned hard for this. Biz Yeşiller bunun için sıkı bir kampanya yürüttük. More Sentences
26	Genel	ağzı sıkı	reserved s.
Tom is quite reserved, isn't he? Tom oldukça ağzı sıkı, değil mi? More Sentences
27	Genel	sıkı	tight s.
The jar lid is so tight that I can't open it. Kavanozun kapağı o kadar sıkı ki açamıyorum. More Sentences
28	Genel	çok sıkı	very tight s.
In compromise Amendment No 31 this has been done, although I still find the requirements very tight. Her ne kadar gereklilikleri hala çok sıkı bulsam da, 31 No'lu uzlaşma Değişikliğinde bu yapılmıştır. More Sentences
29	Genel	ağzı sıkı	tight-lipped s.
The Committee itself is keeping tight-lipped. Komite'nin kendisi de ağzını sıkı tutuyor. More Sentences
30	Genel	sıkı	tight s.
The ballerina twisted her hair into a tight bun. Balerin kız saçını sıkı bir topuz yaptı. More Sentences
31	Genel	sıkı	rigid s.
We need rigid controls and, perhaps, financial sanctions to deal with the black sheep. Kara koyunlarla başa çıkmak için sıkı kontrollere ve belki de mali yaptırımlara ihtiyacımız var. More Sentences
32	Genel	sıkı sıkıya kenetlenmiş	close-knit s.
The residents of the small town formed a close-knit community. Küçük kasabanın sakinleri, birbirlerine sıkı sıkıya kenetlenmiş bir topluluk oluşturmuştu. More Sentences
33	Genel	sıkı	keen s.
There was keen competition between the two companies. İki şirket arasında sıkı bir rekabet vardı. More Sentences
34	Genel	dolgun ve sıkı	pert s.
The fitness model's pert bottom was admired by many of her fans. Fitness modelinin dolgun ve sıkı kalçalarını birçok hayranı beğeniyordu. More Sentences
35	Genel	sıkı sıkıya	rigidly zf.
Ensuing Commission proposals have adhered rigidly to this roughly sketched-out agenda. Komisyon'un sonraki teklifleri, kabataslak çizilen bu gündeme sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. More Sentences
36	Genel	sıkı sıkıya	strictly zf.
We have to adhere strictly to the Helsinki conclusions, which state that this is not a condition. Bunun bir koşul olmadığını belirten Helsinki kararlarına sıkı sıkıya bağlı kalmalıyız. More Sentences
37	Genel	sıkı bir şekilde	strictly zf.
We should only sign this agreement on condition that these rights will be respected strictly. Bu anlaşmayı ancak bu haklara sıkı bir şekilde riayet edilmesi koşuluyla imzalamalıyız. More Sentences
38	Genel	sıkı bir şekilde	firmly zf.
These too are all firmly on the agenda. Bunların hepsi de sıkı bir şekilde gündemdedir. More Sentences
Common Usage
39	Yaygın Kullanım	sıkı sıkı tutmak	grasp f.
40	Yaygın Kullanım	(fikir) sıkı sıkıya bağlı olmak	hug f.
41	Yaygın Kullanım	sıkı ilişki kurmak	affiliate f.
42	Yaygın Kullanım	sıkı fıkı	intimate s.
43	Yaygın Kullanım	sıkı sıkı sarılmış	tenacious s.
General
44	Genel	sıkı disiplin	iron discipline i.
45	Genel	cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş ip	tightrope i.
46	Genel	sıkı pazarlık yapan kimse	higgler i.
47	Genel	fazla sıkı olmama	permissiveness i.
48	Genel	sıkı yönetim taraftarı	authoritarian i.
49	Genel	sıkı disiplin	discipline i.
50	Genel	sıkı tutma	purchase i.
51	Genel	sıkı sıkı sarma	enlacement i.
52	Genel	sıkı giysi	corselet i.
53	Genel	sıkı düzen	discipline i.
54	Genel	sıkı tutma	cinch i.
55	Genel	sıkı tutma	clinch i.
56	Genel	sıkı güvenlik	tighter security i.
57	Genel	sıkı yönetim	authoritarianism i.
58	Genel	sıkı arama	sweep i.
59	Genel	sıkı savunma	stonewall i.
60	Genel	kendi görüşlerine sıkı sıkıya bağlı olan	hardliner i.
61	Genel	sıkı sargı	tourniquet i.
62	Genel	sıkı sıkı sarma	enlacing i.
63	Genel	sıkı uyarı	enjoinder i.
64	Genel	sıkı sıkı sarılma	tenacity i.
65	Genel	sıkı tutma	grip i.
66	Genel	ağzı sıkı olma	seal i.
67	Genel	sıkı dostluk	intimacy i.
68	Genel	sıkı emir	enjoinder i.
69	Genel	sıkı rejim	crash diet i.
70	Genel	sıkı önlemler	strict measures i.
71	Genel	sıkı önlemler	tight measures i.
72	Genel	sıkı düğüm	tightknit i.
73	Genel	sıkı yumruk	tightfist i.
74	Genel	sıkı çalışma	hardwork i.
75	Genel	kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse	opinionist i.
76	Genel	sıkı diyet	strict diet i.
77	Genel	sıkı inceleme	close inspection i.
78	Genel	sıkı inceleme	strict supervision i.
79	Genel	sıkı inceleme	close surveillance i.
80	Genel	sıkı ilişki	close relation i.
81	Genel	sıkı ilişki	cordial relation i.
82	Genel	sıkı ilişki	close relationship i.
83	Genel	sıkı kısıtlama	severe restriction i.
84	Genel	sıkı tutma	clasp i.
85	Genel	sıkı kavga	hard-fought battle i.
86	Genel	sıkı çalışma	doing i.
87	Genel	sıkı savunma	stonewalling i.
88	Genel	sıkı ek	tight joint i.
89	Genel	sıkı alıştırma	tight fit i.
90	Genel	sıkı kalçalar	tight hips i.
91	Genel	sıkı kalça	tight hips i.
92	Genel	sıkı kontrol	tight control i.
93	Genel	sıkı sarılma	bear hug i.
94	Genel	sıkı bir eleştiri	a strong criticism i.
95	Genel	sıkı bir eleştiri	a strident criticism i.
96	Genel	sıkı bir eleştiri	a bitter criticism i.
97	Genel	sıkı bir eleştiri	a serious criticism i.
98	Genel	sıkı bir eleştiri	a harsh criticism i.
99	Genel	sıkı bir eleştiri	a sharp criticism i.
100	Genel	sıkı bir eleştiri	a severe criticism i.
101	Genel	sıkı bir eleştiri	a trenchant criticism i.
102	Genel	sıkı bir eleştiri	a fierce criticism i.
103	Genel	sıkı arkadaş	close friend i.
104	Genel	sıkı dost	close friend i.
105	Genel	sıkı arkadaşlar	close friends i.
106	Genel	sıkı/katı kanun	strict law i.
107	Genel	(futbolda) sıkı savunma yapma	parking the bus i.
108	Genel	sıkı vardiya	tight shift i.
109	Genel	sıkı sıkıya bağlı kalınan/olunan ilkeler	cherished principles i.
110	Genel	sıkı takip/kovalamaca	intense hunt i.
111	Genel	sıkı sansür	strict censorship i.
112	Genel	sıkı fıkı dost	buddy-buddy i.
113	Genel	eli sıkı kimse	curmudgeon i.
114	Genel	eli sıkı kimse	niggard i.
115	Genel	eli sıkı kimse	skinflint i.
116	Genel	eli sıkı kimse	cheapskate i.
117	Genel	eli sıkı kimse	piker i.
118	Genel	eli sıkı kimse	tightwad i.
119	Genel	eli sıkı kimse	penny pincher i.
120	Genel	eli sıkı kimse	miser i.
121	Genel	eli sıkı kimse	scrooge i.
122	Genel	sıkı fıkılık	conversance i.
123	Genel	sıkı vejeteryanlık	veganism i.
124	Genel	ayağını sıkı basma	sure-footedness i.
125	Genel	sıkı aile birimi	tight family unit i.
126	Genel	sıkı işbirliği	close cooperation i.
127	Genel	sıkı pazarlık	hard bargain i.
128	Genel	sıkı sıkıya bağlı olma	orthodoxy i.
129	Genel	sıkı el sıkışma	firm handshake i.
130	Genel	sıkı tokalaşma	firm handshake i.
131	Genel	sıkı sarılma	tight hug i.
132	Genel	sıkı sarılış	tight hug i.
133	Genel	sıkı cilt	firm skin i.
134	Genel	sıkı uğraşı	campaign i.
135	Genel	sıkı denetleyen kimse	ramrod i.
136	Genel	sıkı kontrol yapan kimse	ramrod i.
137	Genel	sıkı pazarlık eden kimse	chafferer i.
138	Genel	sıkı denetim uygulama	regimentation i.
139	Genel	eli sıkı	cheeseparer i.
140	Genel	sıkı soruşturma	narrow scrutiny i.
141	Genel	eli sıkı olma	niggardise [obsolete] i.
142	Genel	eli sıkı olma	niggardliness i.
143	Genel	eli sıkı olma	niggardness i.
144	Genel	eli sıkı olma	niggardship i.
145	Genel	eli sıkı olma	niggardy i.
146	Genel	dini metinlere sıkı sıkıya bağlı kimse	textman i.
147	Genel	cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş kablo	tightwire i.
148	Genel	sıkı çalışma	turmoil [obsolete] i.
149	Genel	belirli bir tipe sıkı sıkıya uyum sağlama	typiness i.
150	Genel	sıkı bağlanma	anchor-hold i.
151	Genel	sıkı olmama	unfirmness i.
152	Genel	sıkı olma	unpermissiveness i.
153	Genel	takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse	winner i.
154	Genel	sıkı kimse	hard case [new zealand] i.
155	Genel	sıkı vücutlu kimse	hardbody i.
156	Genel	başın üstünü, arkasını ve yanlarını örtüp çene altından bağlanan sıkı başlık	helmet i.
157	Genel	sıkı kavrama	holdfast i.
158	Genel	sıkı pazarlık	horse trade i.
159	Genel	sıkı pazarlıkçı	horse trader i.
160	Genel	sıkı pazarlık	horse-trade i.
161	Genel	sıkı pazarlıkçı	horse-trader i.
162	Genel	sıkı tutan şey	glue i.
163	Genel	amaca sıkı sıkıya bağlılık	obstinacy i.
164	Genel	standartlara sıkı sıkıya bağlı kalma	rigor i.
165	Genel	bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma	rigor i.
166	Genel	ilkelere sıkı sıkıya bağlı kimse	rigorist i.
167	Genel	kuralları sıkı sıkıya uygulayan kimse	rigorist i.
168	Genel	standartlara sıkı sıkıya bağlı kalma	rigour i.
169	Genel	bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma	rigour i.
170	Genel	kuru sıkı tabanca	prop gun i.
171	Genel	kuru sıkı silah	prop gun i.
172	Genel	zamanı geçmiş bir ilkeye sıkı sıkıya bağlı grup	guard i.
173	Genel	düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı kalanların bakış açısı	officialdom i.
174	Genel	düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı kalanların davranışları	officialdom i.
175	Genel	kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse	opinionatist i.
176	Genel	yerleşik prosedürlere sıkı sıkıya uyan kimse	ritualist i.
177	Genel	kurumsal normlara sıkı sıkıya uyan kimse	ritualist i.
178	Genel	sıkı karışım	immixture i.
179	Genel	amaca sıkı sıkıya bağlı kalma özelliği	commitedness i.
180	Genel	teknolojiyi sıkı takip eden kimse	dweeb i.
181	Genel	sıkı yumruk	doust i.
182	Genel	sıkı darbe	doust i.
183	Genel	sıkı disiplin sağlayan yönetici	drillmaster i.
184	Genel	sıkı ve yoğun talkımlı çiçeklenme	fascicle i.
185	Genel	başı örtmek için takılan sıkı takke	coif i.
186	Genel	eli sıkı kimse	puckfist [obsolete] i.
187	Genel	kurallara sıkı sıkıya bağlı kimse	scholastic i.
188	Genel	bir okulun sıkı takipçisi	schoolman i.
189	Genel	eli sıkı kimse	scrapegood i.
190	Genel	eli sıkı kimse	scrapepenny i.
191	Genel	eli sıkı tip	scraper i.
192	Genel	eli sıkı kimse	scrimper i.
193	Genel	sıkı takipçi	sectary i.
194	Genel	sıkı pazarlıkçı kimse	shaver i.
195	Genel	sıkı binici	pricasour i.
196	Genel	sıkı pazarlıkçı	skinner i.
197	Genel	sıkı önlem	strict measure i.
198	Genel	takkeye benzeyen yuvarlak, sıkı oturan şapka	beany i.
199	Genel	sıkı pozisyon	standfast i.
200	Genel	eli sıkı kimse	stinkard i.
201	Genel	sıkı tutmak	clinch f.
202	Genel	sıkı giyinmek	bundle up f.
203	Genel	sıkı savunma yapmak	stonewall f.
204	Genel	sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek	drive a hard bargain f.
205	Genel	sıkı çalışmak	buckle down f.
206	Genel	sıkı tutmak	wire away f.
207	Genel	ağzını sıkı tutmak	guard one's tongue f.
208	Genel	sıkı durmak	hold firm f.
209	Genel	sıkı fıkı olmak	be on intimate terms f.
210	Genel	sıkı tutmak	get a grip f.
211	Genel	sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek	drive a hard bargain f.
212	Genel	sıkı fıkı olmak	be on intimate terms with f.
213	Genel	sıkı durmak	hold fast f.
214	Genel	koyun gibi sıkı bir halde toplanmak	huddle f.
215	Genel	sıkı sıkıya bağlamak	knit f.
216	Genel	sıkı tutmak	grasp f.
217	Genel	sıkı bir gözetim altında tutmak	keep a close watch on f.
218	Genel	sıkı pazarlık etmek	haggle f.
219	Genel	sıkı çalışmak	knuckle down f.
220	Genel	sıkı bir düzene sokmak (toplum/kurum vb'ni)	regiment f.
221	Genel	sıkı pazarlık yapmak	higgle f.
222	Genel	sıkı tutmak	grip f.
223	Genel	sıkı ve sağlam bir biçimde birbirine bağlamak	knit f.
224	Genel	sıkı tutmak	hold tight f.
225	Genel	sıkı durmak	hold firmly f.
226	Genel	çok sıkı çalışmak	work one's tail off f.
227	Genel	sıkı sıkı bağlamak	nail f.
228	Genel	birini sıkı bir sorguya çekmek	give someone the third degree f.
229	Genel	sıkı tutmak	control firmly f.
230	Genel	sıkı bir şekilde aramak	scour f.
231	Genel	sıkı ve sağlam bir şekilde bağlanmak	knit f.
232	Genel	sıkı çalışarak yorulmak	toil f.
233	Genel	sıkı tutunmak	hang on to f.
234	Genel	sıkı tutmak	keep hold of f.
235	Genel	sıkı kurallar koymak	prescribe f.
236	Genel	biriyle sıkı fıkı dost olmak	be closely connected with f.
237	Genel	sıkı çalışmak	work intensively f.
238	Genel	sıkı çalışmak	study intensively f.
239	Genel	kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olmak	be unduly attached to one's own opinions f.
240	Genel	sıkı pazarlık yapmak	drive a hard bargain f.
241	Genel	sıkı bir pazarlığa girişmek	drive a hard bargain f.
242	Genel	sıkı kapatmak	close firmly f.
243	Genel	sıkı kapatmak	close tightly f.
244	Genel	sıkı önlem almak	take harsh measures f.
245	Genel	sıkı önlem almak	take strict measures f.
246	Genel	sıkı önlem almak	take drastic measures f.
247	Genel	sıkı önlem almak	take repressive measures f.
248	Genel	sıkı sıkıya bağlı olmak	be tight-knit f.
249	Genel	sıkı disiplin altında tutmak	regiment f.
250	Genel	sıkı denetim altında tutmak	keep someone under one's thumb f.
251	Genel	sıkı sıkıya bağlı kalmak	adhere strictly f.
252	Genel	sıkı sıkıya bağlı kalmak	hew f.
253	Genel	sıkı önlemler almak	take stringent precautions f.
254	Genel	sıkı takipçisi olmak	be a strict follower of something f.
255	Genel	sıkı dokunmak	be woven tightly f.
256	Genel	sıkı el sıkışmak/ tokalaşmak	shake hands firmly f.
257	Genel	sıkı ilişkileri sürdürmek	retain close ties f.
258	Genel	sıkı bir şekilde çalışmak	work hardly f.
259	Genel	sıkı kontrol uygulamak	ramrod f.
260	Genel	sıkı denetim yapmak	ramrod f.
261	Genel	ip ucunu sıkı bir bobin içine sıkıştırmak	cheese f.
262	Genel	eli sıkı olmak	niggardize f.
263	Genel	eli sıkı olmak	niggardise f.
264	Genel	sıkı bağlamak	thrap [dialect] f.
265	Genel	sıkı çalıştırarak yormak	betoil f.
266	Genel	aralarında sıkı bağlantılar olmayan belirli sayıdaki konu üzerine aynı üslupta konuşmak veya yazmak	meander f.
267	Genel	sıkı pazarlık yapmak	horse-trade f.
268	Genel	sıkı çalışmak	muck f.
269	Genel	(birini) sıkı sıkı giydirmek	bundle f.
270	Genel	sıkı bir şekilde gözlenmek	giusto f.
271	Genel	sıkı sıkı korumak	desk f.
272	Genel	çok sıkı sarmak	overgird f.
273	Genel	aşırı sıkı giydirmek	overgird f.
274	Genel	çok sıkı bükmek	overwind f.
275	Genel	çok sıkı sarılmak	overwind f.
276	Genel	çok sıkı sarmak	overwind f.
277	Genel	sıkı bir kütle haline getirmek	impact f.
278	Genel	sıkı pozisyondan geniş veya yayılmış pozisyona getirmek	fold f.
279	Genel	sıkı sıkı birleştirmek	fold f.
280	Genel	daha sıkı çalışmak	outwork f.
281	Genel	sıkı pazarlık yapmak	prig [scotland] f.
282	Genel	çok sıkı bağlamak	screw f.
283	Genel	çok sıkı olmak	fret f.
284	Genel	sıkı sıkı tutmak	smittle [dialect] [uk] f.
285	Genel	sıkı çalışmak	strap [uk] f.
286	Genel	sıkı	dense s.
287	Genel	ağzı sıkı	incommunicative s.
288	Genel	eli sıkı	tightfisted s.
289	Genel	sıkı	tightfisted s.
290	Genel	sıkı	four s.
291	Genel	sıkı	compact s.
292	Genel	sıkı	serried s.
293	Genel	dar ve sıkı (giysi)	tight s.
294	Genel	eli sıkı	closefisted s.
295	Genel	ağzı sıkı	cagey s.
296	Genel	sıkı	fine s.
297	Genel	fazla ağzı sıkı	close s.
298	Genel	sıkı	tighter s.
299	Genel	sıkı	narrow s.
300	Genel	ağzı sıkı	inexpressive s.
301	Genel	ağzı sıkı	reticent s.
302	Genel	en sıkı	tightest s.
303	Genel	sıkı fıkı	close s.
304	Genel	ağzı sıkı	tightlipped s.
305	Genel	eli sıkı	niggard s.
306	Genel	eli sıkı	near s.
307	Genel	sıkı olmayan	loose s.
308	Genel	sıkı fıkı	chummy s.
309	Genel	çok sıkı	rigorous s.
310	Genel	sıkı yerleştirilmiş	thickly settled s.
311	Genel	sıkı sıkı sarılmış	enlaced s.
312	Genel	sıkı	foursquare s.
313	Genel	sıkı	stingy s.
314	Genel	sıkı	clinging s.
315	Genel	çok sıkı	hard and fast s.
316	Genel	sıkı kurallar koyan	prescriptive s.
317	Genel	sıkı	severe s.
318	Genel	sıkı	solid s.
319	Genel	eli sıkı	mean s.
320	Genel	sıkı	strait s.
321	Genel	eli sıkı	spare s.
322	Genel	sıkı	fast s.
323	Genel	ağzı sıkı	closemouthed s.
324	Genel	sıkı	gross s.
325	Genel	eli sıkı	niggardly s.
326	Genel	eli sıkı	skinny s.
327	Genel	sıkı	minute s.
328	Genel	sıkı	thick s.
329	Genel	ağzı sıkı	uncommunicative s.
330	Genel	sıkı fıkı	on intimate terms s.
331	Genel	eli sıkı	parsimonious s.
332	Genel	sıkı	intimate s.
333	Genel	sıkı ağızlı	close s.
334	Genel	eli sıkı	pinchpenny s.
335	Genel	sıkı	iron s.
336	Genel	eli sıkı	shabby s.
337	Genel	sıkı	near s.
338	Genel	sıkı	strong s.
339	Genel	sıkı	unpermissive s.
340	Genel	sıkı	nonindulgent s.
341	Genel	sıkı ağızlı	close-mouthed s.
342	Genel	ağzı sıkı	close-lipped s.
343	Genel	eli sıkı	hard-fisted s.
344	Genel	sıkı	close-bodied s.
345	Genel	sıkı	close-fitting s.
346	Genel	sıkı örülmüş	hard-spun s.
347	Genel	sıkı dövüşmüş	hard-fought s.
348	Genel	ağzı sıkı	close-mouthed s.
349	Genel	eli sıkı	close-fisted s.
350	Genel	eli sıkı	tight-fisted s.
351	Genel	ağzı sıkı olmayan	not be tight-lipped s.
352	Genel	sıkı	concerted s.
353	Genel	sıkı	taut s.
354	Genel	sıkı	tense s.
355	Genel	sıkı sıkıya bağlı	tightly coupled s.
356	Genel	çok sıkı	tightly packed s.
357	Genel	kurallara sıkı sıkıya bağlı	pedant s.
358	Genel	eli sıkı	cheese-paring s.
359	Genel	kiliseye sıkı sıkıya bağlı	churchy s.
360	Genel	sıkı dokunmuş	woven tightly s.
361	Genel	eli sıkı	frugal s.
362	Genel	sıkı sıkıya ilişkili	closely associated with s.
363	Genel	ağzı sıkı/ketum	reliable s.
364	Genel	ağzı sıkı	close lipped s.
365	Genel	sıkı	air tight s.
366	Genel	sıkı savunulan	well-defended s.
367	Genel	sıkı savunulmuş	well-defended s.
368	Genel	sıkı olmayan	untight s.
369	Genel	ağzı sıkı	unforthcoming s.
370	Genel	sıkı karın kaslarını gösteren	abbed s.
371	Genel	sıkı sıkıya bağlanmış (kemer/kapak)	tightly fastened s.
372	Genel	sıkı	rabious s.
373	Genel	ağzı sıkı	cagy s.
374	Genel	sıkı fıkı	affinitive s.
375	Genel	sıkı bir şekilde birleştirme ve pekiştirme özelliğine sahip	cementatory s.
376	Genel	sıkı biçimde birleşen veya pekişen	cementatory s.
377	Genel	sıkı	champ [dialect] s.
378	Genel	sıkı kontrollü	regimented s.
379	Genel	sıkı düzenli	regimented s.
380	Genel	sıkı disiplinli, sistematik gruplanmış	regimented s.
381	Genel	eli sıkı	cheap s.
382	Genel	eli sıkı	narrow s.
383	Genel	eli sıkı	niggardish s.
384	Genel	eli sıkı	niggardous s.
385	Genel	sıkı kavrayan	tenacious s.
386	Genel	sıkı yerleştirilmiş	thick-sown s.
387	Genel	sıkı fıkı	thick s.
388	Genel	sıkı	thorough s.
389	Genel	oldukça sıkı	tightish s.
390	Genel	çok sıkı	tightish s.
391	Genel	oldukça sıkı bir şekilde	tightishly s.
392	Genel	çok sıkı bir şekilde	tightishly s.
393	Genel	ağzı sıkı	tight-mouthed s.
394	Genel	sıkı biçimde organize edilmiş	top-down s.
395	Genel	sıkı	trig s.
396	Genel	sıkı sıkıya bağlanmış	trussed s.
397	Genel	sıkı itaat gerektiren	tyrannic s.
398	Genel	sıkı itaat gerektiren	tyrannical s.
399	Genel	birbirine sıkı sıkıya bağlı	umbilical s.
400	Genel	sıkı olmayan	lackadaisical s.
401	Genel	sıkı	austere s.
402	Genel	sıkı bağlanmamış	unsecured s.
403	Genel	sıkı olmayan	unexacting s.
404	Genel	sıkı olmayan	unfirm s.
405	Genel	sıkı	unhesitating s.
406	Genel	kabuğunun çok sıkı veya yapışık olması nedeniyle gelişmeyen	barkbound s.
407	Genel	sıkı bir düzene sokulmamış	unstructured s.
408	Genel	sıkı olmayan	lax s.
409	Genel	sıkı olmayan	lax s.
410	Genel	eli sıkı	mean s.
411	Genel	çok sıkı	binding s.
412	Genel	sıkı fıkı	matey s.
413	Genel	hava geçirmeyecek kadar sıkı	windtight s.
414	Genel	neredeyse hiç hava geçirmeyecek kadar sıkı	windtight s.
415	Genel	sıkı bir dokuya sahip	woofy s.
416	Genel	sıkı örülmüş	hardspun s.
417	Genel	altıgensel sıkı istifli	hcp (hexagonal close-packed) s.
418	Genel	eli sıkı	miserable [scotland/australia/new zealand] s.
419	Genel	sıkı	molded s.
420	Genel	sıkı disiplinli	monastic s.
421	Genel	sıkı kontrollü	monastic s.
422	Genel	sıkı düzenli	monastic s.
423	Genel	çok sıkı	rhadamanthine s.
424	Genel	sosyal veya hukuki bağları sıkı olmayan	loosely knit s.
425	Genel	sıkı giyinmiş	bundled-up s.
426	Genel	eli sıkı	gare [scotland] s.
427	Genel	yasa, kural ve geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalan (kimse)	observant s.
428	Genel	sıkı	rigorist s.
429	Genel	eli sıkı	chinche s.
430	Genel	eli sıkı	chinchy s.
431	Genel	eli sıkı	chintzy s.
432	Genel	sıkı sıkı sarılmış	grasping s.
433	Genel	sıkı fıkı	great [dialect] s.
434	Genel	eli sıkı	grudging s.
435	Genel	gerçeklere sıkı sıkıya bağlı	on the nose s.
436	Genel	fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan	opinionated [obsolete] s.
437	Genel	fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan	opinioned s.
438	Genel	mantık biçim veya kurallarına sıkı sıkıya bağlı	overlogical s.
439	Genel	çok sıkı	overrigid s.
440	Genel	çok sıkı	overstrict s.
441	Genel	fazla sıkı	overtight s.
442	Genel	sıkı	caked s.
443	Genel	sıkı olup fazlalığı bulunmayan	compact s.
444	Genel	sıkı	inclavated s.
445	Genel	topluma sıkı sıkıya uyan	lockstep s.
446	Genel	sıkı	district [obsolete] s.
447	Genel	teknolojiyi sıkı takip eden	dweebish s.
448	Genel	sıkı fıkı	good s.
449	Genel	sıkı bir incil vurgusu içeren	gospel s.
450	Genel	manastır gibi sıkı disiplinli	cloisteral s.
451	Genel	manastır gibi sıkı disiplinli	cloistral s.
452	Genel	sıkı paketlenmiş	close-packed s.
453	Genel	sıkı paketlenmiş	dry s.
454	Genel	sıkı birleştirildiği halde su geçirmez olmayan (fıçı)	dry s.
455	Genel	eli sıkı (kimse)	dry [obsolete] s.
456	Genel	ağzı sıkı	incommunicable s.
457	Genel	sıkı	context [obsolete] s.
458	Genel	sıkı demetlerden oluşan	fascicular s.
459	Genel	sıkı bağlanmış	fast s.
460	Genel	sıkı fıkı	fast s.
461	Genel	eli sıkı	fast-handed s.
462	Genel	sağlam ve sıkı yerleştirilmiş	intrenched s.
463	Genel	sıkı	intrinse [obsolete] s.
464	Genel	eli sıkı	penny-wise s.
465	Genel	sıkı olmayan	sandish s.
466	Genel	eli sıkı	save-all s.
467	Genel	ayaklarını sıkı ve dengeli basan	flatfooted s.
468	Genel	sıkı bir bağlılığı bulunmayan	fluid s.
469	Genel	sıkı kurallar koyma eğilimi olan	prescriptivist s.
470	Genel	eli sıkı	scarce [obsolete] s.
471	Genel	eli sıkı	scotch s.
472	Genel	eli sıkı	scraping s.
473	Genel	eli sıkı	screwy s.
474	Genel	sıkı pazarlıkçı	screwy s.
475	Genel	eli sıkı	scrimpit [scotland] s.
476	Genel	eli sıkı	scrimy s.
477	Genel	ağzı sıkı	secret s.
478	Genel	ağzı sıkı	self-restrained s.
479	Genel	ağzı sıkı	shut-in s.
480	Genel	eli sıkı	skrimp [scotland] s.
481	Genel	eli sıkı	snippy [dialect] s.
482	Genel	ağzı sıkı	snug [dialect] s.
483	Genel	aşırı sıkı	superfirm s.
484	Genel	çok sıkı	superfirm s.
485	Genel	aşırı sıkı	supertight s.
486	Genel	çok sıkı	supertight s.
487	Genel	sıkı hayranlardan oluşan (grup)	cult s.
488	Genel	ağzı sıkı bir şekilde	reservedly zf.
489	Genel	sıkı fıkı	cheek by jowl zf.
490	Genel	sıkı bağlılıkla	cheek by jowl zf.
491	Genel	ağzı sıkı bir şekilde	inexpressively zf.
492	Genel	ağzı sıkı bir biçimde	uncommunicatively zf.
493	Genel	ağzı sıkı bir şekilde	reticently zf.
494	Genel	ağzı sıkı bir şekilde	secretively zf.
495	Genel	eli sıkı bir şekilde	parsimoniously zf.
496	Genel	sıkı olarak	tightly zf.
497	Genel	sert/sıkı bir şekilde	smartly zf.
498	Genel	sıkı bir şekilde	rigidly zf.
499	Genel	sıkı sıkıya	overstraitly [obsolete] zf.
500	Genel	sıkı demetler halinde	fascicularly zf.